27 Haziran 2014 Cuma

Ah Bu Ben 10. Bölüm

10. Bölüm


Ah Bu Ben 10.Bölüm

Pınar çoktan yerini almıştı. Evraklarını da masama bırakmış haspam. Onun bulunduğu oda benim yan tarafımdaydı ve Taner i göremiyordu. Bu güzeldi işte :) Taner gelir gelmez Pınar onun odasına koştu. Kapıyı kapattılar ve 40dk bişiler konuştular. Taner pek ilgilenmiyordu Pınar la. Elindeki dosyaları inceliyor arada bir Pınar a bişi anlatıyordu ama en çok da dinliyordu. Hep Pınar konuşuyordu. Allah Allah ya neydi bu aralarındaki devlet meselesi. Meraktan ölüyordum ben.

Yemeğe yine en son ben inmiştim ama Şeyda ve Pınar da ordaydı. Sonra Taner de geldi. Aslında Şeyda ve Pınar çoktan yemişlerdi ama Taner geldi diye ağırdan alıyorlardı kalkıp defolma işini. Taner bey başka bir masaya oturmuştu. Sessizliği bozan çalan telefonum oldu. Cebimde olduğu için kimin aradığını görememiştim ama kulaklığımla açıp cevap verdim. Yaa kahretsin Kemal di arayan. "Nisan , günlerdir seni arıyorum ve hiç bir şekilde çıkmıyorsun telefonlarıma, neden" diye sordu. "Ben seni sonra aricam şu an müsait değilim" deyip kapattım yüzüne. Bu çıt çıkmayan yerde onunla münakaşa edemezdim şimdi. Taner hızlıca yemeğini bitirdi ve çıkarken " Nisan hn öğleden sonra sizinle bir toplantı yapmamız gerekiyor, lütfen 2 gibi odamda olunuz" dedi. "Peki" dedim. Pınar bana sinirli sinirli baktı. Bu kız tam bir gerizekalı diye düşündüm. Ota boka tavır yapıyor, acaba Taner ne kadar süre tahammül etmişti buna. Aslında neyine tahammül ettiği ortada ama neyse dedim. Allah aşkına nasıl bir giyim tarzıydı onunkisi öyle. Sanki defileye çıkacak. Daha mevsim kış, kız yaz mevsiminde gibi giyiniyor.

2de Taner in odaya geçtim. "Kapıyı kapat lütfen" dedi kapadım. İşle ilgili bir alay konumuz vardı onları hallettik. O bana akıl danıştı, ben ona akıl danıştım; şunu şöyle yaparız bunu böyle yaparız derken saat 4 olmuştu.2 saat boyunca işten güçten kafamızı kaldıramadık. Bu arada onunla çalışmak ne büyük zevkti. O da öyle düşünüyor muydu acaba, yani benimle çalışmaktan zevk alıyor muydu? Çalışma bitince "akşam bizimkileri dinlemeye gidiyorum gelmek ister misin" dedi birden. "evet" dedim bende aynı birdenlikle:s Gülüştük.

Ben çıkınca Pınar girdi odaya hışımla. Bir şeyler konuştular. O çıkınca Taner beni aradı telefonla "akşama Şeyda ile Pınar da gelecekler ; çalan arkadaşlar Pınar ın da arkadaşları olduğu için onları da davet etmişler. Sorun olur mu" dedi." O zaman ben başka zaman gelirim, siz hepiniz önceden tanışan insanlar olaraktan takılırsınız "dedim. "Olmaz öyle şey sen ve arkadaşının adı neydi diye sordu "Melis" dedim. "Ha evet Melis, o da gelsin, eğleniriz hep beraber" dedi. "Söz vermiyorum ama bir sorayım" dedim. "Peki" dedi. Melis in bu teklife balıklama atlayacağından emindim. Gitmeyi çok istiyordum ama Pınar ve Şeyda ya katlanabilir miydim bilemedim. Taner onlarla olsun da istemiyordum.

Pınar, Taner,Şeyda,Melis ve ben  oturmuşuz aynı masaya sohbet muhabbet gırla. Evet evet gittim. :/ Melis herkesle arkadaş oldu bile.. Benden çok muhabbet ediyordu hepsiyle. Pınar Taner e yapışık bir haldeydi gece boyunca, ağzının içindeydi resmen. Melis le göz göze geliyorduk,  Pınar Taner in dibine girdikçe. Taner rahatsız oluyor ama bir şey de söylemiyor :/  Bir ara dansa kalktılar, Allah ım oracıkta boğmak istedim Pınar ı. E tabi bende bu esnada içtikçe içtim sarhoş oldum.  Melis "istersen çıkalım" dedi, "tamam" dedim bende. Çıkacağımızı söyledik iyi geceler diledik herkese.. Arkamızdan Taner geldi. "Kızlar arabalarınız var ama Nisan sen istersen araba kullanma bu halde Salih bıraksın seni, çağırdım onu gelmiştir şimdi" dedi. "Peki"dedi Melis. Ben pek de cevap verecek halde değildim çünkü.  Melis le de vedalaştık bu akşam için. "Yat hemen uyu yarın konuşuruz" dedi. 

Salih geldi benim arabanın direksiyona geçti. Eve vardığımda ağlamaya başladım hüngür hüngür.. Dolaptan yemek için bir şeyler arakladım, bu esnada da ağlamaya devam ediyordum tabi. "Oha lan ne çabuk aşık oldum hiç tanımadığım birine" diye kızdım kendime. Sonra "ama dedim aşk böyle bir şey değil miydi zaten". Kafam çok karışmıştı.. Hangi ara açtıysam hatırlamıyorum açmışım halay, düğün, eğlence sesi geliyordu televizyondan; birileri fena halde kopuyordu. Bir de baktım flash tv açık :s Patlattım kahkahayı sonra bi daha ağladım, elimde de kocaman bi kutu dondurma .. Gözünün önüne getirdiğinde ne kadar da komik bir tablo öyle değil mi ?

Dışardan gülüşmeler geliyordu. Hemen pencereye koştum. Taner in arabayı gördüm. Kapının delikten baktım, bakmaz olaydım. Pınar ve o eve beraber girdiler. Galiba ölmek istemiştim o an orda. O mükemmel Taner nefret edilesi biri oluvermişti gözümde . " Gidiyim yatiyim bari" dedim. İyi ki hafta sonuydu da sabah sabah gidip onları görmek zorunda kalmayacaktım..

27.06.2014
佳楠

26 Haziran 2014 Perşembe

Ah Bu Ben 9. Bölüm

9.Bölüm


Sabah nasıl kalktım, nasıl hazırlandım ve yola çıktım hatırlamıyorum bile. Geç kalmak üzereydim ve hayatımın en hızlı evden çıkışıydı bu. Aynaya bile bakamamıştım. :s  
İş yerine vardığımda Taner bey henüz yoktu. Şeyda nın karşısında bir kadın oturuyordu. Günaydın dedim geçerken. Yalnız kadın aşırısından güzel, fenasından fettan bir tipti. ikisi de süzdüler beni, arkamdan gülüştüklerini duydum. Umursamadım.

Huzur dolu odama girip kahvemi de söyledim. Dün akşam aklıma geldikçe aptal aptal sırıtıyordum kendi kendime. Taner bey girdi o delip geçen karizmasıyla ve bana günaydın dedi bakışlarıyla, bende ona tabi. Şeyda ve yanındaki kadın Taner bey in odasına girdiler, kapıyı kapattılar. Öpüştüler, sarıldılar, konuştular, gülüştüler... Neler oluyordu böyle ya! Ama ben demiştim bu Şeyda ile Taner arasında bir bağ var diye ve bu artık kesindi de neydi o bağ. Uffff çok merak ediyordum.

Lavaboya gidince gördüm; gömleğimi iki düğme aşağıdan başlayarak iliklemişim, bildiğin kaydırma yapmışım. :/  Sınavda kaydırma yapmış ve kağıdını çoktan teslim etmiş bir öğrenci kadar çaresizdim o an, o halde evden buraya kadar gelmiştim. Nasıl da komik duruyordu. Bi taraftan da aynaya baktıkça kendime gülüyordum. Demek bu yüzden kıkırdadılar arkamdan dedim. Çeki düzen verdim kendime, yarım yamalak yaptığım makyajımı tamamladım, odama doğru geçtim.

İşlerin başına dönecekken Taner seslendi. "Buyrun Taner bey" dedim gayet resmi. "Sizi Pınar hn la tanıştırayım, artık burda bizimle çalışacak, tasarım bölümünde ; işe başlama ile ilgili bilgilendirmeleri kendisine yapın lütfen, ne gerekliyse gün içinde kendisi halletsin, yarın da başlasın". "Peki Taner bey" dedim çıktım. Pınar da geldi peşimden. Beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Bu kadar güzel bir kadının burda çalışmasına hiç de gerek yoktu bence :( Ben gereken bilgiyi verdim, tamamlaması gereken evrakları yazdım. Gıcık gıcık baktı düşmanına bakar gibi ve çıktı havalı havalı. Gerçekten çok havalı bir tipti ama böyle uyuzluk yaparsa bana karşı biz kesinlikle anlaşamayacaktık.
Buranın en sevdiğim yanı huzur dolu odamdı ve bir de Taner di tabi. Diğer herkes sinir bozucu, ve soğuktu. Ha bir de Sevim abla vardı sevdiğim..Müthiş yemekler yapıyordu ve aramız da çok iyiydi. Havadan sudan her bir şeyden konuşurduk ve Sevim ablanın ilgilenmediği bir şey de yoktu. Her bir şeyden anlıyor, her bir konuda yeterli bilgiyi verebiliyordu.

Her zamanki gibi yemeğe en son ben gittim. Son gidince hem sakin oluyordu hem de Sevim ablayla rahat rahat muhabbet edebiliyorduk. Bilseydim bana hayatımın en kötü haberini vereceğini hiç inmezdim bugün yemeğe. "Pınar diye biri başlıyormuş, Taner bey in eski sevgilisiymiş, kızı gördün mü sen , çok güzeldi diyorlar kızlar konuşuyorlarken duydum biraz önce" dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Ağzıma götürdüğüm kaşık havada kalakaldı. Kararsızdım ağzıma götürmeli miydim götürmemeli mi bilemedim. " Nisan iyi misin kızım" diye sordu Sevim abla. "İyim de biraz başım döndü yiyemicem galiba ben" dedim. Biraz arkama yaslandım. Konuya devam etmek istedim." Pınar Hn ı gördüm abla evet ya kız gerçekten çok güzeldi ama Taner bey in sevgilisi olduğunu bilmiyordum" dedim. " Ha yok zaten eski sevgilisiymiş" dedi. Aman içime serin sular serptin abla çok sağol derken içimden "hmmm öyle mi valla ben bu konuda hiç bir şey bilmiyorum" dedim. "Abla ya bu arada Şeyda hn Taner bey in nesi oluyor biliyor musun" diye sordum. Güldü , " Kuzeniymiş, teyze çocuklarıymış " dedi . " Ne diyorsuuun" deyiverdim  %1500 şaşkın suratımla. "Eee niye asistanı yapmış kuzenini" dedim. "Valla orasını bilmem" dedi.  Gerçi Şeyda bu konuda iyiydi, bütün organizasyonlar ondan soruluyor, Taner i en iyi o tanıyordu. Başkası Şeyda kadar iyi olamazdı bu kadar kısa sürede diye kendimi ikna ettim Şeyda nın bu iş için biçilmiş kaftan olduğuna. Aman banane dedim sonra, sigaramı da bitirdikten sonra çıktım odama.

Taner baya bir gergin görünüyordu. Telefon görüşmeleri yapıp duruyordu. Birilerine kızıyor, üst üste kahveler içiyordu. Beni bile gerdi ortam.. Keşke odalar tamamen kapalı olsaydı diye düşündüm o an. Kendi dünyamda işimi yapar dururdum o zaman. Her neyse Pınar konusu beni fazlasıyla sinir etmişti zaten. Taner filan görmek istemiyordum. Ya madem eski sevgilin neden burda işe başlamasına izin veriyorsun arkadaş ya! Aşık olduğum adam gözlerimin önünde başkasının olacaktı. Bu acı durumu Melis'le paylaşmalıydım.

Çıkarken "iyi akşamlar Taner bey" dedim. "İyi akşamlar" dedi dalgın bir halde. Ona oracıkta sarılıp boşver ya takma her şeyi bu kadar, her şey olacağına varır" demek istedim ama  "Ay canım ya kolay değil tabi bi alay insan idare etmek" demekle yetindim içimden içimden:s

Melis benim evin kapısına benden önce ulaşmıştı. Ya bu kızın iş yeri bana benimkinden uzak hangi ara geldi yahuu diyordum ki beni görür görmez" 10dk erken çıktım trafiğe yakalanmadım" dedi.  Hadi içeri geçelim dedim. "Ne yicez" diye sordu.Pizza yemeye karar verdik.

Pizza gelene kadar ben dün geceden bugün son dk ya kadar yaşadığım her şeyi bir bir anlattım. Aldığım tepki şu: " Vay anasını sayın seyirci, bende sizin ofiste işe başlamak istiyorum, gün geçtikçe daha da eğlenceli bir yere dönüşeceğe benziyor."  " Ben sana ne diyorum senin tepkine bak ya; Taner diyorum eski sevgilisi diyorum sürekli bir arada olacaklar diyorum" dedim. "Aman boşversene , senden etkilendi o adam ben anladım geçen akşamki sana olan bakışlarından. Taner in gideceği varsa bile önce bir sana gelecek..Bekle ve gor! Ondan sonrası da sana kalmış tabi,  adamı kaçırır mısın yoksa kendine aşık mı edersin bilemem." dedi. "Yaaa öyle mi diyorsun napmalıyım peki şimdi ben" diye sordum heyecanlı. "Sen şimdi hiç bir şey yapmıyorsun; hani dün gece demişsin ya seni bir yere götürücem diye fırsatını bulduğun ilk anda bunu hatırlat ona. Sonrası dogaçlama gelir. Boşver ya bu kadar kasma kasarsan olmaz" diye akıl verdi akıl hocam.

Gece yarısına 5 kala Melis kalktı.
Kaldım yine kendimle baş başa; aldım kendimi gömdüm yatağıma..

26.06.2014
佳楠


24 Haziran 2014 Salı

Ah Bu Ben 8. Bölüm

8. Bölüm


Ertesi gun de iş yerinde yine rutin işler vadı . Çıkışta içindekileri patlamak üzere olan bir bomba bekliyordu beni ve derhal buluşma noktasına intikal etmek durumundaydım. Aman tanrım vardığımda hiç tanımadığım 3.bir şahıs daha vardı. Sıkılmaya başlamıştım ama Melis"in her defasında birileriyle gelmesinden. Beni gördü. "aaa gel Nisancım gel, biz de seni bekliyorduk" dedi . Melis yine can havliyle "buraya bir girdim Koray"la karşılaştım tek başına oturuyordu, Koray benim kuzenim" dedi.  Koray la el sıkıştık tanıştıgımıza memnun olduk, bende oturdum yanlarına. Melis başladı anlatmaya, ağzı 2dk durmadığı gibi bi taraftan da yemek yiyordu ve dolu dolu konuşuyordu. Sanırım kuzeni olmasa ağzına bi tane gecirebilirdim oracıkta. Ne kafa ütüledi ama. Koray da rahatsız olmuş olmalı ki "kızlar sohbetinize doyum olmuyor ama ben kalkmalıyım, siz de rahat rahat konuşun, Nisan tanıştıgımıza m.oldum " dedi ve ayrıldı. O arada benim de yemeğim geldi .

Melis kaldığı yerden son hızla devam etti. Duygu anlatmış her şeyi o sabah. Resmen kocam beni aldatıyormuş diye avaz avaz herkese ilan etmıiş. Duyduklarım karşısında şaşkın ve şapalak bi halde yuzum şekilden şekile giriyordu. Boşanacakmış kesin kararlıymış. Dedim bende "körun istediği bir göz allah vermiş iki göz" diye. Onayladı beni de Melisciğim oracıkta. " ee kocası şirkete geldi dedin, naptı geldi de?" diye sordum." yalvardı beni affet hataydı falan filan diye" dedi. "peki Tolga naptı bu esnada" dedim. Tolga o geldiğinde yokmuş ofiste. "Yani olaylar olaylar diyorsun Melisciğim" dedim.

Tatlıları söyledik, çayları söyledik. "Eee senin yakışıklı kiracıdan nbr ya da yakışıklı patronundan mı diye sormalıydım?" dedi Melis. "Valla ondan bir haber yok ama iş yerinde gizemli bir haller var sevgili patronum ve asistan Şeyda arasında henuz cozemedim, bakalım onumuzdeki günlerde cözmüş olurum.. "dedim Melis ;"ayyyy ne heyecanlı oluyor dimi. bayılıyorum şu ofis içi durumlara, valla bunlar da olmasa hayat cok sıkıcı olurdu be anacım" dedi.  Güldük kahkahayla herkes bize baktı. çeki duzen verdık kendimize sonra.

Tatlılar da geldi, biz gömülürken yan  tarafımda uzun bi golge belirdi. O da ne ? Taner bey dikilmiş bizi izliyor. Napıcamı şaşırdım. Yanımıza buyur ettim ( etmesem de gelmişti yani mecburdum buyrun oturun demeye) Melis  şaşkın bakarken hemen tanıştırmam gerektiğini hatırladım ve ben  "Taner Bey" der demez Melis manalı manalı " ha oyle mii merhaba Taner bey ben Melis Nisan"ın okuldan arkadaşıyım" dedi. Kendini bir çırpıda tanıştırdı hanımefendi ama Taner bey dediğimde verdiği tepki hiç hoş olmadı benim açımdan. Taner bey sanki bizim onun hakkında daha önceden konuşmuş olduğumuzu hatta baya bir konuşmuş olduğumuzu tahmin etmişti . Hafif bir tebessüm oluştu yüzünde her nedense. Kendini gülmemek için zor tutuyor bir hali vardı. "Nisan ben senin arabanı görünce geldim aslında" dedi Taner bey. "ha öyle mi dedim şaşkın". Bi taraftan Melis sırıtıyordu alttan alttan. Geçen gün konuşmuştuk ya yemek yeriz diye ama görüyorum ki siz yemişsiniz ". "Evet biz yedik hatta üstüne tatlıyı bile götürdük gördüğünüz gibi" dedim.  Açıkçası bende atıştırdım çok da yemiyorum akşamları "dedi benim tatlı kiracım. Yaa yediğine içtiğine de dikkat ediyor diye eridim gittim içimden. Melis anladı tabi benim halimi.. "Isterseniz bir yerlerde bir şeyler içmeye götüreyim sizi ne dersiniz" dedi tatlı kiracım ( tatlı patronum demektense tatlı kiracım demek daha hoşuma gidiyordu nedense ) Melis le goz goze geldik. Sonra Melis "ya benim eve dönmem gerekiyor, siz gitseniz olmaz mı" diye bizi baş başa bırakma çabasındaydı canım arkadaşım.. Taner bey bana baktı. "Peki" dedim.  Melis kendi arabasına atladı gitti. Ben arabama dogru giderken Taner bey " istersen senin arabayı Salih ( soför ) eve bıraksın, biz benim arabayla gidelim" dedi. "Peki" dedim yine. Allah ım her şeye peki diyordum hipnoz olmuştum, tatlı kiracımın büyüsüne kapılmış gidiyordum, galiba kafayı yiyordum..

Müthiş bir yere gelmiştik.  Harika bir deniz manzarası eşliğinde, hafif müzik çalıyordu fonda ve ortamın loşluğu insanı içine çekiyordu.  "Birazdan bizim arkadaşlar cıkacaklar" dedi "aaa oyle mı "dedim. "evet, Londradaki okuldan arkadaşlar, okuldan sonra onlar geldiler ve müzik hayatlarına burda devam etmeye başladılar, çok iyidirler sende goreceksin" dedi.  Yarım saat içinde de çıktılar zaten. Gercekten müthiştiler, kulak pası silinmesi böyle bir şeydi demek diye düşündürdüler beni, iyidiler demek bile yeterli değil bana sorarsanız. Rock müzik yapıyorlardı ama müzik kalitesi budur dedirttiler bana. Bir ara benim tatlı kiracımı da çıkardılar sahneye ve ona da şarkı söylettiler. Ya ölmek üzereydim yakışıklılığına, iş adamlığına,tatlılığına, konuşmayı bilişine hayranlığım haricinde bir de sarkıcı kimliğine hayran olmuştum.  Allah ım aşık mı oluyorum yoksa diye sorup durdum kendime bütün gece. Kalbim "evet salak aşık oluyorsun" dedi.. Bu arada da içtikçe içiyordum. Eyvahlar olsun bende film kopmuştu o sahne şovundan sonra..

Yanıma geldi. "Kusura bakma bir anda çıkardılar sende gördün" dedi. "Sorun değil bence gayet iyi yaptılar sizin de sesinizin super olduğunu dinlemiş ve de görmüş oldum" dedim. " Begenmene sevindim" dedi tatlı tatlı bakarak. Yoksa o da benden mi hoşlanıyordu. Sanki oyle bir hali vardı. Yok ya bence kesin o da benden hoşlanıyordu. Evet evet emindim o da benden hoşlanıyordu. Ben bunları düşünürken arkadaş grubu geldi yanımıza. Tanıştım hepsiyle teker teker ve onlara bayıldığımı, artık sureklı dinlemeye geleceğimi söyledim. " arada bir bu bizim delikanlıyı da getir, yoksa 40yılda bir ugruyor" dediler. gülüştük hepimiz. Birden bi alay kankim oldu :) Tatlı kiracım benim hafif sarhoş halimi fark edip "biz kalkalım artık arkadaşlar yarın erken işe gitmesi gerekenler bizleriz" dedi. Kalktık , belimden tutuyordu arabaya doğru yürürken. "o kadar da sarhoş degilim ya yürüyebiliyorum bakın "dedim , demez olaydım ondan ayrıldığım gibi yere düştüm . Mahcup bi ifadeyle ona bakarken geldi kaldırdı beni.  Sustum arabaya ulaştık nihayet.

"Bir gün de ben sizi bir yere götürücem" dedim.. "hmmm öyle mi, peki " dedi ve ekledi "İş yeri dışında benimle sizli bizli konuşmana gerek yok" dedi. "denerim" dedim. Arabanın koltuğu o kadar rahattı ki oracıkta uyuyabilirdim. Sonra bir müzik açtı. Kulaklarımda feridun duzagaç tan gönül, gözlerimde uyku , arabanın durmuş olduğunu fark ettim gozlerimi açtığımda, çoktan gelmisiz bile. Tatlı kiracım beni eve çıkardı. "Teşekkür ederim çok güzel bir aksamdı" dedim ve cekildim. O da ben onu kırmadığım için bana teşekkür etti. Ay canım ben seni nasıl kırabilirim dedim içimden yine.

Yatağıma gömülmemle gece son buldu..

24.06.2014
佳楠


Ah Bu Ben 7.Bölüm

7. Bölüm


Yemek saatine daha vardı ve ben biraz dinlenmek istiyordum.  Taner beye de sabah çıkışta işim var diye yalan söylemiştim bari şimdi o olmayan işimi halledeyim de gidip güzel bir kahve içeyim kendimle baş başa dedim.Sevdiğim cafelerden birine gidip oturdum biraz. Telefonum çaldı, arayan Kemal'di. Açmadım. Onun zırvalıklarını dinleyerek vakitimi harcamak istemedim. 40dk kadar oturduktan sonra kalktım ve mekana gittim. Çoğu gelmişti ve herkes en yakınındakiyle koyu bi muhabbete dalmıştı. Ben varınca herkesin dikkati bana çevrildi bir anda, bütün bu gözler altında bende bir sandalyeye oturdum ve 5dk sonra da Taner bey gelerek kadro tamamlandı. Sipariş onceden verilmişti. Masa donatılmaya başladı ve herkes herkesle muhabbet etmeye başladı.  Taner bey  karşımdaydı ve biz de onunla muhabbet ettik daha çok. Yalnız ortamda beni rahatsız eden gözler vardı. Sanki kıskançlık seziyordum, sebebini anlayamadığım.

Şarap çok güzeldi. kocaman bir şişeyi  tek başıma gütürebilirdim orda ama araba kullanacak olmam buna engel oluyordu. Taner bey de bardağım bittikçe dolduruyordu. 3.ye gelince mani oldum, "yeterli bu kadar yoksa evin yolunu bulamicam" dedim şapşal bi gülümsemeyle. O da gülümseyerek "buraya çok uzakta oturmuyorsunuz hatta buraya çok uzakta oturmuyoruz şirketin şoförü beni bırakırken sizi de bırakabilir" dedi. "teşekkür ederim ben yine de cok içmesem iyi olur ertesi gune muthiş bir baş ağrısıyla uyanmak istemiyorum" dedim  ve konu kapandı.

Asistan kız yani Şeyda hn gece boyunca telefonla uğraştı. Hatta Taner bey bir ara uyardı sürekli telefonda olduğu için. Taner beyi bu kadar ciddi görmemiştim daha once.  Bunların arasında bi olay vardı ama neydi, ilk günden cozmek zordu tabi. Ama deli gibi merak ediyordum doğrusu.23.30 gibi hep beraber kalktık ve dağıldık. Yine ben önde Taner bey de soförüyle arkamda seyir halindeydik.  Sonra ben yolumu değiştidim , takip ediliyormuşum hissi hiç hoşuma gitmemişti.


23.06.2014
佳楠

Ah Bu Ben 6. Bölüm

6. Bölüm


Evden çıkarken aşağıda Taner bey'le karşılaştım. (bu aralar en sevdiğim şey bu karşılaşmalardı) Günaydınlaştık. "Buyrun beraber gidelim, bana eşlik edin sakıncası yoksa" dedi. Teşekkür edip çıkışta işlerim olduğunu ve arabamla gitmek zorunda olduğumu söyledim. "Peki" dedi içimi eriten o gülümsemesiyle. Ben önde, o arkamda koyulduk iş yerine doğru. Aynadan izliyordum, bazen göz göze gelip hemen kaçırıyorduk gözlerimizi. Sanki birbirimizi dikizleyen biz değilmişiz gibi. Yaa nasılda heyecanlanıyordum nasıl da eğleniyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Lisedeki salak halim geliyordu aklıma.

Ofise girdiğimde sanki bir kaç gün önce buraya değil de başka bir yere gelmiştim diye düşündüm. Bu kadar kısa sürede bu büyük değişim karşısında şaşırmıştım doğrusu. Dekor tamamlanmış, elemanların hepsi yerinde. Sanki yeni değil de yıllardır var olan bir ofis gibi duruyordu. Asistan kadın bana odamı göstererek; "Taner bey bu odayı İK'ya yani size ayırmamızı söyledi. Ofis malzemeleri için gerekli olan her şey tamamlandı ama istediğiniz ekstra şeyler varsa, bugün bana iletirseniz hepsini tamamlamış oluruz "dedi. "Teşekkür ederim" dedim.

İşte bu çok hoşuma gitmişti, odama bayılmıştım.Bir an oracıkta döne döne şarkı söylemek istedim. Ama Taner bey'in odası tam karşımdaydı. Odalarımızın şeffaf oluşu birbirimizi görmemizi sağlıyordu. Böyle bir maymunluk yapmama engeldi bu durum. Bu hissim geçer geçmez detaylara odaklandım. Deniz manzaralı bir pencerem vardı ve müthiş ferah bir odaydı. Beyaz masam, turkuaz koltuğum, çok tatlı lambam, şirin sehpam ve etrafındaki beyaz-turkuaz  koltuk takımımla burda misafirlerimi ağırlayıp, yan tarafa yerleştirilen masada harika iş görüşmeleri yapabilirdim. Çok huzur doluydu her şey. Ben koliden eşyalarımı çıkarıp dekorasyonu tamamlamaya çalışırken Taner bey geldi ve "Beğendiniz mi odanızı" dedi. "Bayıldım, her şey düşünülmüş ve gerçekten güzel olmuş, elinize sağlık" dedim. "Sevindim ama ben değil mimar arkadaşlar bu hale getirdi, onlara teşekkür etmelisiniz" dedi. Elimde annem,babam ve kardeşlerimin olduğu çerçeve takıldı gözüne. "Anneniz gerçekten çok tatlı biri, sıcakkanlı ve samimi" dedi. " Öyledir canım annem" dedim. "Neyse ben sizi işlerinizden alıkoymayayım" dedi ve çıktı.

Aisistan kız da girişteki masada oturuyordu ve onun masası da hem benim hem de Taner bey'in odasını görüyordu. Taner bey burdayken kızın bana olan tuhaf bi bakışını yakaladım. Büyük ihtimalle Taner bey'e aşıktı ve kıskanmıştı :) Tam masama otururken asistan Seyda Hn gelip "Nisan Hn 5 dk içinde hepimiz toplantı odasında olacağız" dedi ve çıktı.

Toplantı slaonu bir üst kattaydı.Not defterimi ve kalemimi de alıp toplantı salonuna geçtim. Çoğu çoktan oturmuştu bile. Bende bir yere geçip, insanlarla tanışmaya başladım. Bu arada bu odanın muhteşem manzarasını ve dekorasyonunu anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Burda verimli geçmeyecek hiç bir toplantı düşünemiyorum.  Derken Taner bey girdi en son ve konuşmaya başladı.

" Arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz. Yeni işiniz hepinize hayırlı olsun. Güzel bir takım oluşturduğumuzu düşünüyorum ve yakın zamanda da bunun meyvelerini alabileceğimizi düşünüyorum. Başarabilmek adına her türlü olanağı sağlamaya çalışacağım. Başarısızlıklar da mutlaka olacak ama asla pes etmeyeceğiz. Burda toplanmamızın sebebi herkes birbirini kısaca tanısın istedim. Eğer bu akşam herkes müsaitse de güzel bir yerde yemek yiyerek tanışma faslına devam ederiz. " diyerek konuşmasına nokta koydu. Taner bey'in sağ tarafında asistanı sol tarafında da henüz tanımadığım iş arkadaşlarım oturuyorlardı. Dikdörtgen bir masadaydık ve 18 kişilik bir takımdık. Soldan herkes kendini tanıtmaya başlamıştı. Ben sağ tarafta Taner Bey'e 4 kişi uzaklıktaydım. Toplamda 6 kadın çalışandık. Toplantının en hoşuma giden kısmı ise temizlikçinin de mutfakçının da depodaki kişinin de şu anda bizimle aynı masada oturuşu idi. Herkes eşitti.
Tanışmalar bittikten sonra herkes masasına çekilip işinin başına koyulmuştu. Ben klasik evrak işleriyle başlamıştım. İşe alınanların dosyaları vs vs her şeyi dosyalayıp, eksiklerin tamamlanması için gereken uyarmaları yaptıktan sonra mesai bitimine de az kalmıştı zaten.

 Şeyda hn bana kocaman bir çiçek buketi getirdi, Nisan hn bu size geldi diyerekten. Allah allah kim olabilirdi ki diye geçirirken içimden minik bir zarf buldum. İçindeki not şu şekildeydi ; " Ankara'ya geldin ve beni görmeden döndün; benden nefret ediyor olsan da ben seni unutamıyorum, lütfen ara beni, bekliyor olacağım. Kemal" "Ufff ne salak bi çocuk yaa, hem sıkıldım de terk et hem de unutamıyorum diye çiçek gönder, gerizekalı" diyip notu kaldırdım ortalık yerden. Ankara ya gitmiş olduğumu herkesten öğrenebilir de burda işe başladığımı offf tabiki Melis söylemiştir. Melis'i arayıp; "Sağol Melis ya çok tşk ederim, Kemal'e iş yerimin adresini verdiğin için" dedim. "Dur kızım burda olay var bırak şimdi Kemal'i görüşmemiz lazım dedi. "Noldu" dedim. Duygu'nun eşi geldi görsen yalvarmalar yakarmalar. Burdan anlatamam görüşürüz çıkışta dedi. "Görüşemem iş yemeğimiz var direkt oraya gideceğim dedim. O zaman yarın görüşürüz dedi, kapattık. "Valla şu Melis şeytana papucunu ters giydirir konuyu kaynatıp nasıl da sıyrıldı işin içinden" dedim kendi kendime ve çıktım ofisten. 


23.06.2014
佳楠

Ah Bu Ben 5.Bölüm


5. Bölüm

Yeni işime başlamadan önceki son hafta sonum çok hareketli geçti.. Yine Melis'le takıldım. Küçük bir kaçamak yaptık, Ankara'ya gittik eski günleri andık; okulumuzu, öğretmenlerimizi ziyaret ettik.. Öğrenciyken takıldığımız mekanlara gittik. Ankara'da çalışan ve oralı olan okuldan diğer arkadaşlarla buluştuk. Melis'le o günlerimizi çok özlediğimizin farkına oraya gidince vardık. Bol güldük bol eğlendik. Pazar öğleden sonra ilk uçakla döndük.

Eve girerken Taner Bey'le karşılaştık. Spordan geliyordu. Allah'ım nasıl tatlıydı. "Yarın başlıyorsunuz değil mi Nisan Hn" dedi." Tabiki" dedim gülümseyerek. Beni akşam yemeğine davet etti.Sevinçten uçabilirdim o an ama kibarca reddedip "acaba haftaya bir gün mü ayarlasak, akşama başka bir planım var da" dedim. "Peki" dedi o müthiş gülümsemesiyle. Benim hiç bir planım yoktu. Evde oturup televizyon izleyebilirdim ya da müzik dinlerdim ya da nebilim bi şeyler yapardim ama tatlı kiracımın söylediği her şeye balıklama atlamak istemiyordum.

Duşumu alıp, çayımı da yudumlarken, tv nin karşısına geçtim. Bi taraftan ojelerimi sürüyordum bi taraftan yarın ne giysem diye düşünüyordum. Tüm hazırlıklarımı tamamladıktan sonra yeni bir haftaya hazırdım ve tv'nin karşısında uyuyakalmıştım. Melis'in telefonuyla sıçradım yerimden. "Bir şey mi oldu" dedim can havliyle. Galiba kabus görüyordum o esnada. "Ya sana bomba gibi bi haberim var"  dedi. "Dinliyorum" dedim. Aklıma hiç bir şey gelmiyordu o durumda. "Duygu eşinden boşanıyormuş" dedi. Gayet sakin karşıladım. "Olabilir, zaten olması gereken bu değil mi o noktada" dedim.  " Ama sebep Tolga değilmiş, Melis'in eşi de onu aldatıyormuş başka biriyle". "Hoppalaaaa" diye bir kelime çıktı ağzımdan. "Sen kimden duydun bunları" diye sorduğuma pişman oldum. Onların ofis bu konuda bir hayli iyiydi, herkesin her şeyden anında haberi oluyordu ama kimse kimseye çaktırmıyordu. Müthiş :/ 

Gece gece dedikodunun dibine vurduktan sonra ben yatağıma gömüldüm ve birden sabah oluverdi. 

22.06.2014
佳楠

1 Haziran 2014 Pazar

Hafta Mı Sonu


Güzel bir haftasonuna veda ederken tatille başlayan yeni bir haftaya merhaba diyoruz. Happy DragonBoatFestival :)

Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. Her şey 王风'ın beni arayıp oraya geliom demesiyle başladı :) Gel lan dedim değişiklik olsun.. Sonra bilet bulamadığı için gelemedi tabi, ertesi güne kaldı.

Benim de öncesinde söz vermiş olduğum bir grup vardı. Yeni bir yer açılıyormuş bu muhteşem köyümüzde ve oranın açılışına götürdü beni. Burası club mı, böyle club mı olur diye söylenmeye başladım içimden kendi kendime. Mekan 2 katlı bir yer, her taraf ahşap; sağdan soldan odunlar borular filan sarkıyor. Masa olarak çardak koymuşlar 8-9 tane; onlar da bildiğin çay bahçelerindeki çardaklardan; ( buraya kadar olan fikir güzeldi ama her şey çok bir anlamsız duruyordu )duvarlarda lcd ekranlar da nesiydi öyle :/ Bi taraftan da bangır bangır müzik inletiyordu ortalığı Birbirinin ne dediğini anlamayan arkadaş grupları oturuyorlar ve çok eğlendikleri zar oyunlarını, taş-makas-kağıt oyunlarını oynayıp , yenilen sünger misali çekiyordu.

Biz giriş katta oturduk. Masamda 10yüz milyon tane çinli adam vardı ve uffff sıkıntıdan patlicam kesin dedim oturdum.  Çardağımızın ortasında kocaman bir fıçı 1664 bira doldu doldu boşaldı, bi doldu bi boşaldı. Ben dedim çok içmicem sağ tarafımdaki pamp "ok dedi sen az az iç" ( halden anlıyordu sağolsun) ama sol tarafımdaki çılgın pamp bu durumu kesinlikle kabul etmiyor ve içeceksin ulen dercesine bardağımı eline alıp ağzıma kadar getiriyordu kolaylık olsun diye, sağolsun canım ya ne kadar da düşünceli :/

Masamıza değişik değişik insanlar gelip avazı çıktığı kadar bağırıp içelim diyordu.Masadaki herkes kalkıyor bardağını kafasına dikiyordu. Ben yabancı olduğum için kalkmasam da olurdu :P Gülerek izliyordum onları.. Elinde kırmızı şarabıyla bir kız geldi, biraz sohbet ettik. Muhabbet ingilizce başladı , çince konuşabilio musun dedi evet dedim ama hala ingilizce devam etti. Hangi otelde kaldığımı sorduğunda" ne oteli ben sizin köylüyüm" dedim:D  Önce bi çok şok oldu sonra da çok sevindi..  Kız kalktıktan sonra sağ tarafımdaki pamla sol tarafımdaki pamp ve ben taş-makas-kağıt oynamaya başladık. Kaybeden çekiyordu sünger misali. Bu oyun sıkınca zar oyununa başladık. 3-5; 5-6; 6-1'ler blöfler havada uçmaya başladı; kaybeden tabiki çekmeye devam..Bu oyundan da sıkılınca boş bir bardağın içine 2tane zar attık ve sırayla sallamaya başladık,en düşüğü bulanın cezası tabiki bir bardak 1664'tü. 2tane 1i veya 6yı denk getirenin istediğine ceza verme hakkı vardı. Ben iki defa buldum; çok şanslıydım :) Allah'ım inanılır gibi değildi ama çılgınlar gibi eğleniyordum. Gülmeler, muhabbetler ..  Bu emanet gibi duran, birine bakıp çıkıcam diyen dekorun içinde adeta sünger pams oluvermiştik. Ama yeterdi artık ve gitmeliydim bu bana uzak başkalarına yakın yerden.. O gün; eve gelip yatağa gömülmemle noktalandı.

Ertesi gün kocaman bir baş ağrısıyla uyandım. Çok kızdım kendime, yine bokunu çıkarmıştım ama yapcak bişi yoktu. Kahvaltımı yapıp bir ağrı kesici içtim hemen.  O esnada 王风 aradı yolda olduğunu ve geldiğini söledi. Hemen akşama yeni bir organizasyon lazımdı ve bu defa içmek yoktu, kattiyyen yoktu. Bu berbat baş ağrısı çekilir gibi değildi doğrudu. Ya buna bir çare yok mu ? :/  Burdaki arkadaşlarla ortamı ayarlamaya çalıştık acilinden; nasıl yapalım nasıl yapalım, şunu yaparız, şuraya gideriz, takılırız, tepiniriz, koparız,coşarız sonra da döneriz dedik.

Bu arada ben bir pazara uğrayıp geleyim dedim, demez olaydım.  Günlük güneşlik havada ilerlerken trafiğe çıkınca pazara varana kadar  korkudan öldüm öldüm dirildim. Trafiğe çıkmak için bundan daha yanlış bir zaman olamazdı sanırım, akşamüstüydü ve çılgın motosikletlilerin drift saatiydi. En son karpuzumu alıyordum ki, birdenbire gökyüzü kararmış ve günlük güneşlik hava yerini sağanakötesi bir yağmura bırakmıştı.  Karpuzcunun şemsiyesinin altında mahsur kalmıştım, bir bu eksikti.10dk boyunca dinmeyen yağmur beni iice sabırsızlandırmaya başlamıştı, yolların bomboş oluşu beni kendine çekti ve dedim" karpuzcu kadın çok sağol beni misafir ettiğin için ben biraz ıslanacağım, hoşçakal" ! :D Arkamdan " gitmee ıslanacaksın bekle biraz daha" dediyse de ikna olasım hiç yoktu. Kendimi köyümün gölüne bırakmıştım çoktan. Sırılsıklam olmam 30saniye sürmedi. Bense çocuklar gibi şendim. Yollar bomboştu, gözümün içine içine yağan yağmurdan önümü göremeden sürüyordum ama hiç önemli değildi, önüne bakmadan sürmek burda normaldi ne de olsa ;) Eve az kalmıştı ki bankanın kapısında bekleyen bi kadın gördüm. Bana bakıp gülme krizlerine giriyordu. Telefonumu verip fotoğrafımı çekmesini rica ettim. ilkinde krize girmekten çekemedi, ikincide başarılı oldu sağolsun. Bu çekim sonrası telefonumu da karpuzcu abladan aldığım poşete geri koyup yoluma devam ettim. İçeri girerken güvenlik uzaylıymışım gibi baktı, umursamadım; ben kuruyken de aynı bakıyorlardı.. Cıp cıp cıp damlaya damlaya eve girdim.. Dışarı çıkmadan 5dk önce aldığım duş boşa gitmişti bi kez daha tekrarlamak zorunda kaldım..

Hazırlandım ve 王风'ı beklemeye koyuldum.  Uzun süren yol tarifleri sonucunda gelebildi ve çıktık. İlk olarak yemek yemeliydik ve oturduk bir yere. Bu esnada bir çok şey konuştuk. Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman iyice marine edildi kendi üslubumuz içinde.  Yaşımız belki çok büyük değildi ama çok şey görmüş geçirmiş insanlardık ikimizde. Hayat bize zorken güzeldi,güzelken zor ! Köyümü çok beğendiğini ve görmediği araba tipi, motosiklet,scooter,bisiklet kalmadığını söyledi :/ Bunrda çılgınlar gibi eğleniyordum ona göre.. Aslında pek de haksız sayılmaz :s

Ordan çıktık ve üstü açık arabam 60 keyfim 2014 model 3 tekerlekli taşıtlarımıza binip yola koyulduk. Allaaahhh keyfimize diyecek yoktu doğrusu; hava müthişti.. Hatta ben bir ara gaza gelip şoföre "hızlı hızlı daha hızlı" diye gaz vermeye başlamıştım ve adam hakkaten gaza gelmişti; ben bağırıyordum o bağırıyordu ben bağırıyordum o bağırıyordu  sonrası pek hayırlı olmadı bu karşılıklı bağrışmaların sonu.2tane arabanın arasında sıkışmıştı minicik taşıtımız ben bakakaldım bi süre; olayı idrak edememiştim. Adam soldan gideceğine saçma sapan bi şekilde park etmiş 2tane aracın arasından geçmeye çalışmıştı ve ordan geçemeyeceğimiz kabak gibi ortadaydı. Meğer adamınkisi  "kaza yapıyoruuuumm, oleeeyyy " bağırması imiş :/ Çarptığımız araçların sahipleri çıktılar, tartışmaya başladılar, ara dayaği yicez kesin diip tozolduk ordan.Sonuç noldu bilmiyorum ama biz büyük suçluyduk evet, bende suçluydum belki ama şoför daha suçluydu ama yine de çok görmemek lazım. Burda zaten önüne bakmadan sürmek normaldi ve o adam da öle sürdüyse demekki :/ Yazık :( Bu travmatik olay gece boyu hafızamda yer ettiyse de tepinmekten geri kalmadım.
Arkadaşlarla buluştuk. Oturduk biraz sohbet muhabbet. Sonra hesapta olmayan başka Türk arkadaşlar bize dahil oldu. Muhabbet muhabbeti açti  ve saati 1 ettik oracıkta. Konuştuklarımızı maddeler halinde sıralayacak olursak:
·         Kim nerde yaşıyor?
·         Neden çince ?
·         Gelecek hedeflerimiz neler?
·         Sektör-ü Oyuncak
·         Sektör-ü Elektronik
·         Şehr-i Paris Ordu.
·         İz bırakan ordulu bir sevgili.
·         Ordu'nın kızlarının güzelliği :)
·         Napıyoruz planı uygulamaya koyuyor muyuz ?


Biz 3 kişi tepinmeye o kadar kararlıydık ki diğerlerinin de yolda karar değiştirip bize katılmasıyla ekip bir anda 7 kişiye çıktı ve mekana vardık.  Çoğu tepinmiş ve tepinmeye devam etmek isteyen  insan kalabalığı arasında buluverdik kendimizi. Oturduk önce ; yavaştan gözlem yapmaya başladım ben tabi ortamda. Herkes çok mutluydu, çok değişik dans figürleri görmüştüm en komiğinden. Bu esnada da kola içiyorum dikkatinizi çekerim, kararlıydım sabah baş ağrısıyla uyanmamaya ;) Ama tabi her masa bişi uzatıyor bunu iç, şunu iç, dön iç, kalk iç, otur iç.. Çoğunu reddedip azını kabul ettiğim bu ortama yavaştan alışmaya başlamıştım ki kendimi milyon delinin arasında tepinirken buldum. Evet hedefimize ulaşmıştık :) Kurtlar döküldü, kafalar dağıldı, çok acaip eğlenildi ve mekan 4-4,30gb terkedildi. 

Yol boyunca gecenin değerlendirilmesi yapıldı, Dj'ler değerlendirildi, dansçı rus kızlar bizden yüs puan aldı,yine iş konuşuldu . Bense sabah uyandığımda başım ağrımayacağı için çok mutluydum ve bir an önce eve varıp uyumak istiyordum.

İlk kez tanışanlar tanıştığına memnun oldu ve herkes evine çekildi.

Sonuç;

Biz bu akşam trafik kazası yaptık ve
Ordu'lu kızlar güzeldir ;)