21.Bölüm
Düğün günüm gelip çatmıştı. Bende bir telaş, bir
yoğunluk..Gelen giden kalabalık, çoluk çocuk..Gerçekten düğünlerde çocukların
sağda, solda, ayak altında dolaşması kadar sinir bozucu bir şey yoktu. Davetlilerin
hepsi nerdeyse gelmişti. Ben her şeyimle hazırdım. Arkadaşlarımın tebriklerini
kabul ediyordum fakat Taner ortalarda yoktu. Sabah gördüm en son, telaştan pek
bir arada olamadık. Neyse sabırsızlanmaya lüzum yok , yoldadır diye düşündüm.
"Kızım Taner nerde" dedi annem. "Yolda anne
noldu" dedim. Davetlilerin olduğu yerden Taner' in sesini duydum.
"Nihayet" dedim çıktım. O da ne, resimlerimizin sergilendiği kocaman
bir ekranda gördüm onu. Vidyo çekmişti. Bizler dikkatle izlemeye koyulduk.Heyecanlanmıştım
birden yine bir sürprizi vardı anlaşılan diyerekten. Konuşmaya devam ediyordu.
Nasıl tanıştığımızdan nasıl karşılaştığımızdan vs vs anlatıyordu hepsini bir
bir. Herkes merakla dinliyordu. Taner in annesi ve babası da bizimleydi. Hepimiz vidyoya konsantre olmuştuk.
"Nisan merhaba! Aslında sana çok büyük bir özür
borçluyum"dedi Taner. Şaşırdım." Çünkü seni kandırdım, yalanlar
söyledim. Ama beni dinleyince hak vereceksin bana. Bilmiyorum belki de
vermeyeceksin ama ben amacıma ulaşmış olacağım sonuçta. Seninle tanışmamız yani
benim sizin kiralık ilanınızı görmem filan tesadüf değildi aslında. Hepsi
planlanarak yapılan şeylerdi. Yani eski kiracınızı ordan ben zorla
uzaklaştırdım, tehdit ettim. Mecburen o aile ayrılmak zorunda kaldı. Çünkü sana
yaklaşmamın en etkili ve hızlı yolu bu olacak diye düşündüm. Seni sevmediğim
halde ya da şöyle söyleyeyim başkasına aşık olduğum halde sana aşıkmışım gibi
davrandım aylarca. Sen de hemen inandın. Ben bu kadar kolay olabileceğini
tahmin etmemiştim. Neyse bu benim işimi hızlandırdı" dedi.
Herkes bir bana bakıyordu, bir Taner in konuşmalarına. Ben
ayakta duramayacak hale gelmiştim, bir sandalyeye oturdum. Ne oluyordu böyle, bu
bir şaka mıydı? Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum ama bir taraftan da
bu konuşmanın sonu nereye varacak diye merak ediyordum. Devam ediyordu.
"Aşık oldun bana körkütük. Ben de bunu kullandım.Yıllardır
almam gereken intikamımı nihayet alacaktım ve çok mutluydum. Çok da güzel
oynadım değil mi, itiraf et!" Gözlerime baka baka konuşuyordu adeta. Bu nasıl
bir kalleşlikti böyle. Nasıl bir oyunculuk, nasıl bir yalancılık örneğiydi. Kolum
kanadım kırılmıştı. Taner in ailesi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama
onların da en az bizim kadar olan bitenden haberi yok gibiydi. Devam ediyordu Taner.
"Bütün olanların sorumlusu senin sevgili babandan başkası
değil Nisan"dedi.Bütün gözler babama çevrildi. O da anlayamamıştı neler olduğunu."Kendisi 2yıl önce benim kardeşimi, canımdan
çok sevdiğim arkadaşımı öldürdü.Sonra da olaya kaza süsü verip, sıyrıldı aradan. Hem de benim gözlerimin önünde.Tesadüfen görmüştüm. Kenan la buluşup, gezeceğimiz o gün. Onun cesedini taşıdım kollarımda" dedi. Annem çığlık attı olamaz diye. Babama yalvarıyordu yalan de diye. Taner devam ediyordu: "Bakın şimdi size ne izleteceğim" dedi ve başka bir vidyo açıldı. Arkadaşının babam tarafından nasıl bıçaklandığını çekmiş telefonuyla uzaktan ve bunu gördük
hepimiz. Annem, konuklar, herkes çığlık çığlığaydı.Babam napıcanı şaşırmış bir vaziyette dolanırken etrafta, ben hayattan
kopmuştum bile. Neye üzülmeliydim neye şaşırmalıydım bilemedim. O an hislerimi
kaybetmiştim sadece görüntülere bakıp, Taner in dediklerini dinliyordum. Annem
perişan oldu gördüklerine inanamadı. Babam kendini savunamadı. Savunulacak da
bir tarafı yoktu, her şey ortadaydı. Taner devam ediyordu.
"Birazdan polisler orada olacak ve katili alıp götürecek.
2yıl önce olan bu olay cezasız kalmayacak. Benim kardeşim de rahat uyuyacak" diyordu."Neden böyle bir yol seçtiğimi sorarsan, o adamın ailesinden herkes acı
çeksin istedim. Benim kardeşimin hiç bir suçu yokken sırf babanın yaptığı diğer suçları, pislikleri
gördü diye, canından oldu. Neden ben diye
sorma o yüzden bana sakın. Çünkü sen o adamın kızıydın ve başka çarem yoktu.
Sana da acı çektirmek istedim. Şimdi hapse girdiğinde annen de kardeşin de acı
çekecek. Hepinizi yıkmış oldum. Aslına bakarsan sizi asıl yıkan babanız oldu
ben değil.
Lafı fazla uzatmayacağım artık. Sana aşık değildim, çünkü
Pınar'ı seviyordum ben hala. Biz aslında hiç ayrılmamıştık ama Pınar'ın şirkete
gelmesiyle beni paylaşmak istememesi üzerine verdiği bazı aşırı tepkiler
üzerine şirketten çıkmasının en doğru karar olduğunu düşündüm" dedi ve birden
yanında Pınar belirdi."Merhaba Nisan, kusura bakma ama Taner i sana
kaptıracak değildim heralde" dedi. Ben tam olarak donmuş bir vaziyette dinliyordum.
Bu esnada polisler gelmiş, kelepçeler takılmıştı, konuklar
aralarında dedikoduya başlamış, annem mahvolmuş, kardeşim kolumda, Melis diğer
kolumda benim ne tepki vereceğimi bekliyorlardı.Herkes hayatının şokunu
yaşıyordu.Ama en çok da ben.Taner devam ediyordu."Bu arada Pınar 3aylık hamile
ve biz birazdan Londra'ya doğru havalanmış olacağız" dedi.İçimden bir şeyler
koptu adeta, peki ya benim bebeğim diye düşündüm karnımı tuttum. Ben de 2aylık
hamileydim ve bunun sürprizini bu gece verecektim. Öylece kalakalmıştım ortada. Son cümleleri ise; " Kusura bakma Nisan, benim çektiğim acının aynısını çekmeyeceksin ama
yine de kalbin acıyacak; senin de, ailenin de.. Bu yüzden içim rahat" oldu ve
kayboldu.
佳楠