30 Aralık 2014 Salı

Good Bye 2014 !


Heyoo yine ben, yine bir vedalar doğru değil, sevgiler yalan değil, koşarım ben bensizliğeeee şarkısına giresim geldi vedalar diye başlayınca..Konuyu dağıtmayalım.

Konumuz 2014! Ben de iyi alıştım haa her sene sonunda o yılı değerlendirip, paketleyip bir köşeye koyup; yeni yıla hoş geldin partisi yapmaya. Efenim şimdi 2014'e benim açımdan şöyle bir göz atacak olursak çok güzel geçtiğini söylemek mümkün. 2014'ün 10 ayı Çin'de geçti. Ama öyle boş boş geçmedi. Dolu doluydu her dakikası. Eskiden her hafta bunalıma filan girerdim (nerde olursam olayım) ama bu yıl buna pek vaktim olmadı. Çok aşırı sinirlenmedim insanların ikiyüzlülüklerine filan. En fazla sinirlendiğim şey bir şeyi milyon kez söyleten, işini düzgün yapmayan çinlilier oldu. O da olsun canım. En azından yüzüme gülüp arkamdan iş çeviren kimse yoktu. İnsanların sahtekarlıklarına tahammül etmek zorunda kalmadım. Ama tabiki şahit oldum arada bir.

Ay ben bu yıl ağladığımı da hatırlamıyorum ki önceden ara ara ağlamalar filan gelirdi.  Çok güzel kitaplar okudum. Çok tatlış insanlarla tanıştım ve arkadaşım oldu hepsi. Tabiki gereksiz insanlarla da tanıştım. Çok fazla güneşli günler gördüm ;) Çok güzel yerlere gittim. Müthiş tatlar keşfettim. Çok şey yazdım. Çok fotoğraf çektim. Çok güldüm. Spor yaptım yine az bir zaman :) ( spor olmadan olmaz )

Şimdiiii sıra 2015'te..Büyük beklentilerim var ondan. Ben yapılacaklar listemi hazırladım bile.  2015 sonunda hala hayatta olursam (çay bahçesinde otururken üstüme ağaç düşmezse, yolda yürürken köprü çökmezse filan ) o zaman paylaşacağım yine burda.. Hadi bakalım.

Sizin için de güzel bir yıl gelsin. Sevin, sevilin, gülün, güldürün, okuyun, okutun, çalışın, işinizi sevin, kendinizi sevin, (isterseniz beni de sevebilirsiniz) dünyayı dolaşın, sarılın birbirinize, çocuklarınıza, komşunuza,ananıza,babanıza.. Kimseleri haddinden fazla umursamayın. Bazı şeyler olursa olur, olmazsa siz zaten oldurursunuz, kafanıza takmayın..Gıcık olduğunuz birini seviyormuş gibi yapmayın. Müzik dinleyin, şiir okuyun, ruhunuzu besleyin.

Pozitif düşünün, pozitif yaşayın. Sen varsan her şey var; sen yoksan  hiç bir şey yok.

Öpücükler ;)

30.12.2014
佳楠


13 Aralık 2014 Cumartesi

Ah Bu Ben 22.Bölüm

22. Bölüm


O gün yaşanalı tam 15 gün geçmişti. Babam hapiste, annem ve kardeşim benimleydi. Melis her gün gelip gidiyor, ben ise odamdan dışarı çıkmıyordum. Her gün ziyaretime gelen arkadaşlarımdan bıkmıştım. Yaşanan hiç bir şeye inanamıyordum. Kafamada hala çözülmeyen sorular vardı. babam neden öldürmüştü o çocuğu? Nasıl katil olabilmişti? Pınar bu duruma nasıl razı olmuştu? Sonuçta şu anda benim de Taner'den çocuğum vardı. Demek ki o gelen telefon doğruydu ve benim açmış olduğumu anlayınca Taner ertesi gün bana yalan söylemişti yine. Ben de kendime kızmıştım Taner den şüphelendiğim için. Hem her şeyi çok merak ediyordum hem de hiç bir şey duymak istemiyordum.Gerçekten çok safmışım ama o kadar iyi rol yapmıştı ki, siz biliyorsunuz, arkadaşlarım biliyor.Peki ben şimdi ne yapacaktım? Ben nasıl yeniden hayata dönecektim? Babam filan umurumda değildi. Yaptığı şeyin cezasını çekmeliydi. Taner e hak vermeye bile çalışıyordum ama hayır bu kadarı da çok fazlaydı. Hainliğin en büyüğüydü. Peki ya bebeğim, ona nasıl anlatacaktım babasını. Yoksa filmlerdeki gibi hemen biriyle evlenip ona senin baban bu mu diyecektim. Hayır hayır gerçekten fazla film izlemişim zamanında dedim kendime gelmeye çalıştım.

Sırf bebeğim için yemek yiyordum. Kimse bana bir şey soramıyordu.Yanımda kimsenin çıtı çıkmıyordu. Atlatmaya çalıştığım bu dönemde yanımda olmaya çalışıyorlardı ve beni mutlu etmek için her şeyi yapıyorlardı. Bir akşam annem, kardeşim ve Melis'le oturmuş TV izlerken birden "ben hamileyim 2,5aylık" dedim. Kocaman bir sessizlik oldu. Annem ağlamaya başladı. Kardeşim tepki vermedi. Melis sessiz kaldı. Bense sanki hiç bir şey söylememişim gibi tv izlemeye devam ettim.Annem kalktı odaya geçti, kardeşim peşinden gitti. Melis le ben kaldık. Sarıldı bana, öyle bir sarılmaydı ki, acıyordu bana. Rahatsız oldum." Noluyor "dedim. "Çok kötü şeyler geldi başına gerçekten çok üzülüyorum"dedi."Üzülecek bir şey yok, ben gayet iyim" dedim. "Bebeği doğuracak mısın?"diye sordu. "Tabiki" dedim." Ama babası yok" dedi. "Ne demek yok tabiki de var" dedim. Bana delirmişim gibi baktı. "Ama asla göremeyecekler birbirlerini malesef "dedim. "Bence doğurma, yazık olur ona" dedi. "Melis saçmalama, istesem de aldıramam artık zamanı geçti hem ben istiyorum o beni hayata bağlayacak" dedim.

Yine zaman hızla geçiyordu. Karnım bir hayli kendini belli eder olmuştu. Bu arada ben de bir işe girmiştim hamile olduğumu saklamaya çalışıyordum ama belli olmaya başlayınca saklamak pek de kolay olmadı. Neyse ki patronum iyi bir insandı da, pek lafını etmedi. Evli olmadığım halde hamile olmam tabiki burda da insanlar içinde dedikodulara sebep olmuştu ama kimse umrumda değildi açıkçası. Hayatımın en büyük ihanetine uğramıştım ben ve artık dünya yansa aldırmıyordum. Tek gerçek bebeğim ve bendim.

5 Kasım'da kollarıma almıştım bebeğimi. Adını Eylül koydum.Bizim için uzun ve güzel bir yol vardı önümüzde yürünecek. Bugünden itibaren hayatta sadece o ve ben vardık.

ŞİMDİLİK SON
DEVAMI 2015'TE ;)

佳楠
13.12.2014


Ah Bu Ben 21.Bölüm

21.Bölüm


Düğün günüm gelip çatmıştı. Bende bir telaş, bir yoğunluk..Gelen giden kalabalık, çoluk çocuk..Gerçekten düğünlerde çocukların sağda, solda, ayak altında dolaşması kadar sinir bozucu bir şey yoktu. Davetlilerin hepsi nerdeyse gelmişti. Ben her şeyimle hazırdım. Arkadaşlarımın tebriklerini kabul ediyordum fakat Taner ortalarda yoktu. Sabah gördüm en son, telaştan pek bir arada olamadık. Neyse sabırsızlanmaya lüzum yok , yoldadır diye düşündüm.

"Kızım Taner nerde" dedi annem. "Yolda anne noldu" dedim. Davetlilerin olduğu yerden Taner' in sesini duydum. "Nihayet" dedim çıktım. O da ne, resimlerimizin sergilendiği kocaman bir ekranda gördüm onu. Vidyo çekmişti. Bizler dikkatle izlemeye koyulduk.Heyecanlanmıştım birden yine bir sürprizi vardı anlaşılan diyerekten. Konuşmaya devam ediyordu. Nasıl tanıştığımızdan nasıl karşılaştığımızdan vs vs anlatıyordu hepsini bir bir. Herkes merakla dinliyordu. Taner in annesi ve babası da bizimleydi.  Hepimiz vidyoya konsantre olmuştuk.

"Nisan merhaba! Aslında sana çok büyük bir özür borçluyum"dedi Taner. Şaşırdım." Çünkü seni kandırdım, yalanlar söyledim. Ama beni dinleyince hak vereceksin bana. Bilmiyorum belki de vermeyeceksin ama ben amacıma ulaşmış olacağım sonuçta. Seninle tanışmamız yani benim sizin kiralık ilanınızı görmem filan tesadüf değildi aslında. Hepsi planlanarak yapılan şeylerdi. Yani eski kiracınızı ordan ben zorla uzaklaştırdım, tehdit ettim. Mecburen o aile ayrılmak zorunda kaldı. Çünkü sana yaklaşmamın en etkili ve hızlı yolu bu olacak diye düşündüm. Seni sevmediğim halde ya da şöyle söyleyeyim başkasına aşık olduğum halde sana aşıkmışım gibi davrandım aylarca. Sen de hemen inandın. Ben bu kadar kolay olabileceğini tahmin etmemiştim. Neyse bu benim işimi hızlandırdı" dedi.

Herkes bir bana bakıyordu, bir Taner in konuşmalarına. Ben ayakta duramayacak hale gelmiştim, bir sandalyeye oturdum. Ne oluyordu böyle, bu bir şaka mıydı? Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum ama bir taraftan da bu konuşmanın sonu nereye varacak diye merak ediyordum.  Devam ediyordu.
"Aşık oldun bana körkütük. Ben de bunu kullandım.Yıllardır almam gereken intikamımı nihayet alacaktım ve çok mutluydum. Çok da güzel oynadım değil mi, itiraf et!" Gözlerime baka baka konuşuyordu adeta. Bu nasıl bir kalleşlikti böyle. Nasıl bir oyunculuk, nasıl bir yalancılık örneğiydi. Kolum kanadım kırılmıştı. Taner in ailesi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama onların da en az bizim kadar olan bitenden haberi yok gibiydi. Devam ediyordu Taner.

"Bütün olanların sorumlusu senin sevgili babandan başkası değil Nisan"dedi.Bütün gözler babama çevrildi. O da anlayamamıştı neler olduğunu."Kendisi 2yıl önce benim kardeşimi, canımdan çok sevdiğim arkadaşımı öldürdü.Sonra da olaya kaza süsü verip, sıyrıldı aradan. Hem de benim gözlerimin önünde.Tesadüfen görmüştüm. Kenan la buluşup, gezeceğimiz o gün. Onun cesedini taşıdım kollarımda" dedi. Annem çığlık attı olamaz diye. Babama yalvarıyordu yalan de diye. Taner devam ediyordu: "Bakın şimdi size ne izleteceğim" dedi ve başka bir vidyo açıldı. Arkadaşının babam tarafından nasıl bıçaklandığını çekmiş telefonuyla uzaktan ve bunu gördük hepimiz. Annem, konuklar, herkes çığlık çığlığaydı.Babam napıcanı şaşırmış bir vaziyette dolanırken etrafta, ben hayattan kopmuştum bile. Neye üzülmeliydim neye şaşırmalıydım bilemedim. O an hislerimi kaybetmiştim sadece görüntülere bakıp, Taner in dediklerini dinliyordum. Annem perişan oldu gördüklerine inanamadı. Babam kendini savunamadı. Savunulacak da bir tarafı yoktu, her şey ortadaydı. Taner devam ediyordu.

"Birazdan polisler orada olacak ve katili alıp götürecek. 2yıl önce olan bu olay cezasız kalmayacak. Benim kardeşim de rahat uyuyacak" diyordu."Neden böyle bir yol seçtiğimi sorarsan, o adamın ailesinden herkes acı çeksin istedim. Benim kardeşimin hiç bir suçu yokken sırf babanın yaptığı diğer suçları, pislikleri gördü diye, canından oldu. Neden ben diye sorma o yüzden bana sakın. Çünkü sen o adamın kızıydın ve başka çarem yoktu. Sana da acı çektirmek istedim. Şimdi hapse girdiğinde annen de kardeşin de acı çekecek. Hepinizi yıkmış oldum. Aslına bakarsan sizi asıl yıkan babanız oldu ben değil.

Lafı fazla uzatmayacağım artık. Sana aşık değildim, çünkü Pınar'ı seviyordum ben hala. Biz aslında hiç ayrılmamıştık ama Pınar'ın şirkete gelmesiyle beni paylaşmak istememesi üzerine verdiği bazı aşırı tepkiler üzerine şirketten çıkmasının en doğru karar olduğunu düşündüm" dedi ve birden yanında Pınar belirdi."Merhaba Nisan, kusura bakma ama Taner i sana kaptıracak değildim heralde" dedi. Ben tam olarak donmuş bir vaziyette dinliyordum.

Bu esnada polisler gelmiş, kelepçeler takılmıştı, konuklar aralarında dedikoduya başlamış, annem mahvolmuş, kardeşim kolumda, Melis diğer kolumda benim ne tepki vereceğimi bekliyorlardı.Herkes hayatının şokunu yaşıyordu.Ama en çok da ben.Taner devam ediyordu."Bu arada Pınar 3aylık hamile ve biz birazdan Londra'ya doğru havalanmış olacağız" dedi.İçimden bir şeyler koptu adeta, peki ya benim bebeğim diye düşündüm karnımı tuttum. Ben de 2aylık hamileydim ve bunun sürprizini bu gece verecektim. Öylece kalakalmıştım ortada. Son cümleleri ise; " Kusura bakma Nisan, benim çektiğim acının aynısını çekmeyeceksin ama yine de kalbin acıyacak; senin de, ailenin de.. Bu yüzden içim rahat" oldu ve kayboldu.

佳楠


Ah Bu Ben 20.Bölüm

20.Bölüm


Ertesi sabah ben ondan erken kalkmıştım. Kahvaltıyı hazırlarken geldi. "Ya biliyor musun dün beni Pınar aramış" dedi. "Nasıl yani, ne alaka" dedim son derece şaşırmış gibi yaparak. "Şimdi yine aradı özür dilemek istemiş. Beni yanlışlıkla aramış, sevgilisini arıyormuş aslında" dedi.  O an sevinçten uçabilirdim. Demek yanlışlık olmuştu. İçime serin sular serpildi. "Sevgilisi mi varmış" diye sordum. "Evet varmış da bizi ilgilendirmez bu . Aramış aşkım filan bişiler demiş ben yüzüne kapatmışım, benden özür diliyor. Ama ben ne öyle bir arama gördüm ne de öyle bir kelime duydum"dedi. "Bir yanlışlık oldu heralde "dedim. Oh bee kurtuldum şu içimi kemiren durumdan neydi o öyle. Nasıl olur da şüphelenebildim Taner den diye kendime kızdım bir süre.

Yine günler günleri kovalamaya devam etti. Biz nerdeyse bütün hazırlıklarımızı tamamladık. Artık 10 gün kadar yaklaşmıştık düğünümüze. Hiç evlenmek istemezken nasıl da böyle meraklısı olup çıkıvermiştim ilginç doğrusu. Bu geçen süre içerisinde hayatımızdaki en büyük değişiklik iseTaner'in iş yerini  arkadaşına devretmesi olmuştu.

Biraz mantıklı düşündükten sonra Londra ya dönme kararı aldı. Orda işlerini daha iyi yürüteceğine, olacak çocuklarımızın orada daha iyi yetişebileceğine filan inanıyordu. Ben de sorgulamadım asla. Kararlarına her zaman saygım vardı ve evet haklıydı da. İşler son zamanlarda biraz sarpa sarmıştı. Alacaklar, onlar bunlar derken buranın insanıyla uğraşmak Taner'i  1 yılda 10yıl yaşlandırmıştı yani bunu kendisi söylüyordu bana göre ilk saniyedeki kadar çekici ve gençti.Sadece ona öyle geliyordu. Ben de zaten Londra'da iyi bir iş bulabilirdim.Hayatım tamamen değişmek üzereydi ve ben buna gerçekten hazırdım. 

佳楠


Ah Bu Ben 19.Bölüm

19.Bölüm


Sabah kalktığımızda Taner in canı sıkkındı. Yüzünden anlaşılıyordu. Sakladığı bir şeyler vardı sanki benden." Evlendiğimizde nerde oturucaz aşkım" dedim yüzündeki ifadeyi dağıtmak için. Duymadı bile. Tekrar sordum. "Ne demek nerde oturucaz burda tabiki "dedi. Moralim bozuldu. Taner ilk defa bana karşı böyle mesafeliydi. Gece de uzaktı sanki benden ama yorgunluğuna vermiştim bunu. "Aşkım neyin var anlat bana çözelim"dedim. "İşler işte, ödemelerini yapmayanlar filan canımı sıktı biraz hepsi bu uzatma sen de Nisan.Hadi kahvaltı için yerimize gidelim" dedi de neşem yerine geldi. Yolda giderken konuştuk biraz "bana uzak davranma lütfen buna dayanamıyorum" dedim. "Özür diledi, kafasının karışık olduğunu söyledi." ilk defa kafası karışıktı bu adamın. İşler kesin çok ciddiydi. Konuyu dağıtmak için düğünümüzden bahsettim hep.Nasıl bir düğün olacak kimler gelecek, neler yenilip içilecek, nerde yapacağız vs vs. Ben anlattım o dinledi. Bi ara da kızdım "Aşkım ya ben kendi kendime mi evlenicem biraz da sen bir fikir sunsan. "Bak bu son iki günkü halinden hiç hoşlanmıyorum, sevgilim çıksın içinden onu geri ver bana, seni sevmedim deyip öptüm" gülüştük.

Haftasonunu Taner le geçirmek istiyordum fakat işleri yüzünden çok fazla tatil yapamadı kendisi. Ben de uzun zamandır ihmal ettiğim Melisciğimle takıldım. Affettirdim kendimi. Biriken her şeyi anlattım. Bizim çocukların çaldığı yere gittik. Arada gelişen olaylar yüzünden onlarla görüşemediğim için özür diledim ve hepsi anlayışla karşıladı Kemal dışında. Nişanlandığımı öğrendiği gece sabaha kadar içmiş, kaza atlatmış. Bir bu eksikti dedim. Sonra da yazık dedim içimden. "Birini sevip karşılığını görememek kötü bir şey ama napabilirim bu duruma geldik bunun sebebi de Kemal" dedim Melis'e. Hak verdi o da bana. "Hem iyiki beni terketmiş de Taner çıkmış karşıma" dedim. "Aa neden Kemal seni terketmese de Taner karşına çıkardı" dedi. "Sahi mi"dedim." Ama o zaman hayatımda Kemal olacağı için onunla asla bu noktalara gelemezdik" dedim. Melis "belli de olmazdı valla geledebilirdiniz "dedi. "Aman neyse böylesi hepimiz için daha hayırlı oldu" dedim konuyu kapattım.

Akşam eve gittiğimde Taner gelmemişti. Telefonu da kapalıydı. Kendi dairesinden sesler geliyordu. Anahtarı aldım bir de baktım , orda duş alıyor. Telefonu çaldı. Arayan Pınar'dı. Açtım kulağıma götürdüm telefonu " Aşkım gelirken bize elma alır mısın" dedi. Birden kapattım, elim ayağım titredi, ne yapıcamı şaşırdım. Hemen çıktım ordan, kendi evime geçtim. Sinirden ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Taner in bir an önce buraya gelip hesap vermesini bekliyordum. Ya da hayır hayır onun anlatmasını beklemeliydim. 10 dk içinde geldi. "Nerdeydin"dedim. Geldi sarıldı öptü " İş yerindeydim bütün gün hayatım biliyorsun, sen neler yaptın" diye sordu. Bir taraftan da kahve hazırlıyordu" kahve yapıyorum sen de içer misin" dedi. "Hayır "dedim. " Ben de bugün Melisle buluşup, bizim arkadaşların oraya gittim." Bana baktı " Kemal de orda mıydı" diye sordu. "Evet" dedim. "Hala görüşüyorsunuz ve bunu normal karşılamamı mı bekliyorsun Nisan" diye sordu.  "Birincisi biz kemal le görüşmüyoruz, ben arkadaşlarım için oraya gittim. 2.si hayır normal karşılamanı beklemiyorum" dedim. Sonra bir de "Eğer sen de şimdi Pınar la görüşsen ben büyük olay çıkarırım" dedim. Bana döndü baktı. "Görüşmediğimi biliyorsun" dedi. "Ben bir şey bilmiyorum. Sadece Pınar çekti gitti ofisten onu biliyorum" dedim. İçim içimi kemiriyordu, bir şekilde sormam lazımdı ama nasıl.

Bütün gece tv izledik ama tabi ben sadece bedenen tv karşısındaydım. Aklım Pınar dan gelen o telefondaydı.  Bir şeyler vardı ama ne.. Uff çok mu abartıyordum. "Hayatım sen iyi misin, burda değil gibisin" diye sordu." Ha yok canım düğünü düşünüyordum" dedim." Nesini düşünüyorsun, güzel olacak her şey senin istediğin gibi vee biz de sonsuza dek mutlu olacağız" dedi öptü.

佳楠



Ah Bu Ben 18. Bölüm

18.Bölüm


Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki o akşamdan sonra. Aileler tanıştı, biz nişanlandık, önümüzdeki Nisan ayında evlilik olmasına karar verdik. Herkes o kadar mutlu görünüyordu ki, özellikle annem. Nihayet kızının mürüvetini göreceği için zil takıp oynayacaktı ki oynadı da nişanda. Taner in annesiyle çok iyi anlaştılar. Muhabbeti koyulaştırdılar ilk andan. Babamla Taner'in babası biraz mesafeliydiler birbirlerine ama babam herkese karşı öyleydi zaten o yüzden bu üstünde duracak bir şey değildi. Taner de babamla muhabbet ediyordu her fırsatta. Herkes halinden memnundu sonuç olarak ve biz resmen nişanlanmıştık.

İş yerinde de her şey yolunda gidiyordu. Biz kapasitemizi baya bi büyütmüştük. Çalışan sayımız önemli ölçüde artmıştı. Şirketi o kadar benimsemiştim ki artık ona çocuğum gibi davranıyordum. Her şeyi titizlikle yapıyorduk ve böyle olunca da başarı kaçınılmaz oluyordu bizim için. Bir gün yine çok önemli bir toplantının ortasındaydı Taner ve telefonu çalıyordu, odasından geliyordu ses. Şeyda koştu hemen asistan hn baktı telefona. Kimmiş arayan dedim. Önemli biri değil ben notumu alıyorum Taner abime ileticem dedi. Pek de severdi Taner e abi demeyi. 

Taner toplantıdan çıktı. Şeyda bir hışımla odasına girdi ve not aldığı şeyleri aktarıyordu Taner'e. Bir ara Taner'in suratı ekşidi, siniri bozuldu. Şeyda bir şeyler anlatıyordu. Nolmuştu ki diye düşünürken ben. Şeyda çıkar çıkmaz hemen telefona sarıldı ve bir görüşme yaptı. Heralde ödeme yapmayan biri yine sinirini bozmuştu diye düşündüm ben. Odasına geçtim görüşmesi bitince." İyi misin hayatım" diye sordum. "İyim sevgilim canımı sıkan bazı şeyler var onları çözmeye çalışıyorum" dedi." Ne bana da söyle beraber halledelim" dedim. "Yok ben hallederim sen kendi işlerine bak hayatım, şimdi çıkmam lazım yine bir toplantıya yetişmem gerekiyor akşam evde görüşürüz" dedi ve çıktı. "Peki" dedim. Canım benim ya nasıl da kafayı takıyordu her şeye. Onunla aile olmak için sabırsızlanıyordum artık. Parmağımdaki o yüzük benim için bir yaşama sevinci haline gelmişti. Taner le tanışmadan önce ne kadar da ot gibi bir hayatım varmış meğer. Şimdi anlıyordum bunu.

Akşam eve geç gelmiştim ama Taner hala yoktu ortalıkta. Arıyordum cevap da vermiyordu. İşleri uzadı heralde diye düşündüm. Uyukalmışım tv karşısında. Taner geldiğinde kaldırdı beni beraber odaya geçtik. "Noldu işlerini halledebildin mi" dedim uykumun arasında. "Evet hallettim" dedi benim superman aşkım. Onun halledemeyeceği hiç bir iş yoktu zaten. Canımın içi sevgilim. Bende onun için öyleydim. Ne kadar da aşıktık biz. Kör etmişti beni. E o da beni yüzümden kör olmuştur heralde diyordum kendi kendime. Ben bütün bunları rüyamda mı düşünüyordum Allasen. Hem allasen ne demekti. Var mıydı böyle bir kelime.  Neyse sabah uyanınca düşünürüm bütün bunları dedim uykuma kaldığım yerden devam ettim aşkımın kollarında.

佳楠